USTMENU
  Süryani Tarihinde Mardin - 31.12.2007

 

Tarihte Mezopotomya olarak bilinen bölgenin orta yerinde bulunan Mardin, 1053 m. rakımlı bir kalenin üzerinde kuruludur. Bu konumuyla, eskiden coğrafi ve strateji bir öneme sahipti. Kesin olarak bilinmemekle beraber, kuruluşu M.Ö. 2850 yıllarına dayandırılmaktadır. Sümerler, Akadlar, Babilliler, Hititler, Asurlular, Medler, Persler, Yunanlılar, Pertler ve Aramiler gibi değişik ulusların ve medeniyetlerin egemenliğinde kaldı. Romalılar ve Persler arasında birçok kez el değiştirdi. 640'larda Arapların, 1108'de Artukoğulların, 1408'de Karakoyunluların, 1469'da Akkoyunluların, 1516'da da Osmanlı imparatorluğun eline geçti. 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir sınır ili oldu.

 Mardin'in ismi hakkında değişik rivayetler var. Ancak Süryani kaynaklar, bunun  ''kale'' anlamındaki ''merdo'' sözcüğünden türeme olduğunu teyid ediyor. Süryanicede ''Merdo'' ([1]), Mardin'in tekil ismi olup, çoğulu ''merdin''dir. Mardin'in yerli halkı, ''merdin'' sözcüğünü, hala Süryani terminolojisinde geçtiği gibi telaffuz etmektedir. Mardin ve çevresinde beş kale bulunduğundan, bu şehre Süryanicede ''merdo''nun çoğul şekli olan ''merdin=kaleler'' ismi verilmiştir.

Mardin şehri, tarihten günümüze kadar taşıdığı güzelliklerle, adeta açık bir hava müzesi görünümündedir. Dünyanın hiç bir yerinde görülemeyen manzara, burada insanı adeta büyülemeketedir. Yan yana yükselen çan kuleleri ve cami minareleri, tarihi bir birlikteliğin yansımalarını haykırıyor. Tarihi kiliseler, camiler, medreseler, motifli evlerin mimarı tarzları, şehrin tarihi dokusuna ayrı bir güzellik ve ayrı bir zenginlik katmaktadır. Bunun içindir ki, ''sit'' alanı olarak kabul edilen, dünyadaki üç tarihi şehirden bir tanesidir Mardin.

İster kiliselerin, ister camilerin ve ister diğer yapıların olsun, Mardin'de otantik özellikler taşıyan mimarı yaratıcılığın onuru, büyük ölçüde, bu şehrin yerleşik halkından olan Süryani ve Ermenilere aittir. Çünkü Hıristiyanların sosyal yaşama renk kattığı Mardin'de ipekçilik, dokumacılık, ayakabıcılık, kuyumculuk (gümüş ve altın), bakırcılık, kalaycılık, şaarcılık, dericilik, demircilik, terzilik, marangozluk, tahincilik, oymacılık, kakmacılık gibi el zanaatları -eskiden- çok yaygındı. Süryani ve Ermeni ahalinin göçüne teknolojik yenilikler eklenince, diğer komşu illerde olduğu gibi, Mardin'de de bu zanaatlar yok olmaya yüz tuttu.

Öteden beri Mardin bir ticaret merkezi görünümündedir. Tarihi ipek yoluna yakınlığı, bu özelliğine daha çok işlerlik kazandırmış ve bu yolu kullanarak Mardin halkı Musul ve Halep ile bir ticaret ağı oluşturmuştu. 1935'te Diyarbakır'a demiryolunun gelmesiyle, yavaş yavaş Mardin bu özelliğini yitirmeye başladı ([2]).

1900'larda, Mardin'in kültür ve eğitim düzeyi ileri bir safhadaydı. O dönemlerde, nüfüsün % 80'i Hıristiyan cemaatlardan oluşuyordu. Merkezi bazı kiliselerdeki medrese ve okullarda, Türkçe, Arapça, Süryanice ve İngilizce'nin yanısıra, dini ve pozitif eğitim yapılıyordu. 1799 yılında Kırklar Kilisesinde kurulan resmi okul, 1928'e kadar faaliyette kalarak 129 yıl Süryanilere hizmet verdi. Deyrulzafaran Manastırı'ndaki öğretmenler okulu gibi, Mardin'de başka okullar da vardı. Amerikalı misyonerlerin 1904'te Mardin'de kurduğu dini kolej ve hastahane ise, 1926'ya kadar faaliyette idi ([3]).

 

Mardin Episkoposluk Merkezi:

Süryani tarihinde Mardin, önemli bir yer kaplamakta. I. yy'ın ortalarında Hıristiyanlık bütün bölgede yayılınca, o dönemden başlamak üzere, yeni inancı kabullenen Süryaniler, Mezopotamya'nın değişik yerlerinde önemli bazı dini merkezler kurdular. Bunlardan birisi de, 350'lerde kurulan ''Mardin Episkoposluk'' merkezidir. 326'da Mardin'in kuzeybatısında kurulan Hamoro Manastırında rahip olan Aziz Mor Abhay ve kardeşi Zuko'nun otobiyografisinden anlaşıldığına göre, bu dini merkezin ilk episkoposu Kristoforos'tur. Çünkü Mor Abhay'ı rahiplik ve papazlık rütbesine yükselten bu episkopostur ([4]). Ondan sonrası meçhul olsa da, tarihi kayıtlar 545'te Mardin'de bir episkoposun varlığından bahsetmektedir ([5]). 615-634 yılları arasında, bu merkezin başında, Telmavzlath (Viranşehir), Dara ve Turabdin episkoposluğunu da yapan, Mor Gabriel Manastırının reisi Mor Doniel Uzoyo'yu görüyoruz.

Persler, 604 yılında, Dara ve Nusaybin'le birlikte Hasankeyf ve Turabdin yöresini işgal ettiklerinde, ruhani yönetim açısından Mardin'in Kefertüt (Dara ile Rasulayn arasında kalan bir şehir) episkoposluk merkezine bağlı olduğu anlaşılmaktadır ([6]). O dönemlerde Mardin Episkoposluk Merkezinin neden boş olduğuna dair herhangi bir bilgi yok. Ancak 4. yy'da kurulan bu iki merkez arasındaki bağ dikkat çekiyor. Çünkü bazen Mardin, Kefertüt Episkoposluğuna, bazen de, Kefertüt, Mardin Episkoposluğuna bağlanmaktaydı. Kefertüt Episkoposluğu, 7.yy'da son bulurken, Mardin Episkoposluğu halen devam etmektedir. 1293 yılına kadar, Mardin'de görev yapan episkoposların sayısı 38 olduğu yazılmaktadır ([7]).

Mardin'in son metropoliti merhum Hanna Dölabani'den sonra, Deyrulzafaran Manastırı Reisi Başrahip Cebrail Allaf, Mardin Episkoposluk Merkezine patrik vekili olarak atandı. 1985'te bir ara Turabdin Episkoposluk Merkezine bağlanmışsa da, 1993'te yeniden Deyrulzafaran Manastırı Reisi Başrahip İbrahim Türker, bu merkeze patrik vekili atandı. 2003’ten beri bu ruhani merkezin reisliğini Metropolit Mor Filüksinos Saliba Özmen yürütmektedir. Görüldüğü gibi, cemaat azalmışsa da, Mardin Episkoposluk Merkezi Süryani Kilisesi nezdindeki onurunu korumaktadır.

 

Patriklik Merkezinin Mardin'e Gelişi:

Süryani Kilisesinin ilk patriklik merkezi Antakya'da kuruldu.. 518 yılına kadar, orada kalmışsa da, patriklik merkezinin en uzun süre kaldığı yer Mardin'dir. Bunun içindir ki, Süryani Kilisesi tarihinde Mardin, Antakya, Urfa, Malatya ve Diyarbakır gibi büyük öneme ve saygınlığa sahip.

Patriklik merkezi, her ne kadar 1056 yılında Mardin'e gelmişse de, ancak 1293'ten itibaren Mardin'de kalıcı oldu. O tarihe kadar değişkenlik içindeydi. 639 yıl aralıksız olarak, patriklik merkezine ev sahipliği yapan Mardin'in, 1932'de bu büyük onuru kaybetmiş olması üzüntü vericidir. Patrikliğin fahri makamı, Deyrulzafaran Manastırıydı, ancak kilisenin ruhani ve idari işleri, Kırklar Kilisesi'nden yürütülüyordu.

Mardin'in geçmişi, Süryani tarihiyle adeta özdeşleşmiştir. Çünkü ülkesel bazda, ilk edabta ''Mardin'', kamuoyunun kafasında ''Süryani'' çağrışımını uyandırmaktadır. Ayrıca Süryani Kilisesine, Süryani Edebiyatını zenginleştiren büyük insanlar (patrik, metropolit, ruhani yazar ve öğrtemenler) kazandırmıştır. Tarihi süreç içerisinde Süryani Kilisesinin semalarında parlayan şahsiyetlerin arasında, 20. yy'ın güzide ve karakteristik simalarından merhum Mardin Metropoliti Hanna Dölabani saygın bir konuma sahip. Öyle bir sima ki, Süryani kültürünü derinlemesine özümsemiş ve bu kültürün Mesih'i öğelerinden süzülen insanı inceliklerle adeta abideleşmiş aydın, ruhani ve bilgin olmanın bütün özelliklerini bağrında yaşatmıştır. 1969'da vefat eden bu metropolit, değişik alanlarda -Sürayince, Türkçe ve Arapça olarak- onlarca eser yazdı, ve onlarca eserin basımını sağladı. Yayınlanmayan eserleri, baskı için ilgi bekliyor.

Günümüzde Mardin merkezinde 80 Hıristiyan aile yaşamaktadır. Öyle görülüyorki, bu ufak cemaat, bütün Hıristiyan alemine ve ayrı mezheplere bağlı Süryani kökenli Hıristiyanlara iyi bir örnek oluşturuyor. Hiristiyanlar arasındaki diyalog arayışları, 25 yıl önce, Mardin'de Mesihi bir dayanışmaya dönüşmüş ve kiliseler arası ayrılık, karşılıklı sevgi ve anlayışın sarsılmaz temeline oturmuştur. Burada bu anlayışı bilince çıkaran ve pratiğe döken, Süryani Ortodoks Patrik Vekili merhum Raban Cebaril Allaf'ı, Keldani Kilisesi Ruhanisi merhum Abuna Hori Markus'u, Süryani Katolik Kilisesi Ruhanisi Abuna Hori Yusuf Sağ'ı, Ermeni Katolik ve Süryani Protestan cemaatının ruhani yetkililerini saygı ve şükranla anmak gerekir.

 

Papaz Gabriel Akyüz

Mardin Süryani Kadim Ruhanisi

 



[1] - Süryanice Dil Sözlüğü, Urmiya Metropoliti Mor Tuma Odo, İsveç Asuri Federasyonu, II. Baskı, Stockholom, 1979, s. 71-72.

[2] - İl İl Büyük Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 1, s. 332, Milliyet Gazetesi.

[3] - Türkiye Mezopotamyasında Mardin, P. İshok Armalto, Türkçe Çeviri, 1993, Södertalje-İsveç, s. 38.

[4]- Nüzhet Elidhan, Rahip Afrem Barsavm (sonradan patrik), Arapça, Deyrulzafarn Matbaası, Mardin, 1917. ve Aziz Mor Abhay'ın otobiyografisi, No: 275/8 Mardin, Patrik Mihoel Rabo'nun elyazması.

[5]- Mor Yakup Burd'ono'nun otobiyografisi.

[6]- Turabdin Tarihi, Patrik Afrem Barsavm, Süryanince Arapça, 1964, Lübnan, s. 26. ve Tarihte Mardin, Metropolit Hanna Dolabani, Elyazması, s. 14, Mardin Kırklar Kilisesinde mevcut.

[7]- Nüzhet Elidhan, Rahip Afrem Barsavm (sonra patrik), Arapça, Deyrulzafaran Matbaası-Mardin, 1917, s. 169.

   

MANASTIR

 
VAKIF

MANASTIR

 

METROPOLİTLİK

PATRİK

GÜNCEL-MALİ B.

 

İLETİŞİM
Deyrulzafaran Manastırı -
Mardin / Türkiye
Tel: +90 482 208 10 61- 62
Faks: +90 482 208 10 63
E-Mail:
info@deyrulzafaran.org
Tasarım : Faruk Güneş
Bu site ; Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı Resmi Tanıtım Sitesidir. Başka kurum ve kuruluşların görüş ve fikirlerini yansıtmaz.