USTMENU
  RUHSALLIĞIN MERKEZİ HİNDİSTAN - 31.12.2007

 

 

Bu sene görev Mardin Metropolitliğine verilmişti. Metropolitimiz Mor Filüksinos Saliba Özmen bizleri davet ettiğinde, Hindistan’da böyle coşkulu inançlı kilisesine bağlı bir kalabalıkla karşılaşacağımızı aklımızdan dahi geçirmemiştik.

 

Her şey M.S.3.y.y. Urfa’da yaşayan ve ticaretle uğraşan Süryani Toma ile başlıyor. Toma o zamanlar Hindistan’a ticaret yapmak için gidip geliyordu. Son seferinde Urfa’dan ayrılırken yanına 325 kişiden oluşan 72 aileyi alıyor. Bu gurupta papaz ve şammaslar da vardır. Hindistan’da çok iyi karşılanırlar ve ardından da orada ilk Kiliselerini kurarlar. Şu anda Kenaniler diye anılan bu topluluk hala Hindistan’da (ki, diğer Süryaniler dâhil dışardan, içlerine kimseyi almadan kapalı bir toplum olarak) varlıklarını sürdürmektedirler.

 

Kenani Süryanileri, metropolitleri Severios Kuryakos’un ruhani liderliğinde doğrudan doğruya patrikliğe bağlı olarak yaşıyorlar. Fiziksel özelliklerini incelediğiniz zaman, Hint’li bir insandan daha çok Urfa’lı bir kişiye benzediklerini hemen fark ediyorsunuz. "Kenani" olarak anılmalarının iki farklı nedeni olduğu söylenmektedir. Birincisi Toma’nın soyadının Kenan olması, diğeri ise Kitabı Mukaddes’de Kenan ülkesine atfedilmesidir. Nüfusları 100.000’i bulan Kenani Süryanilerin Hindistan’da 102, Amerika’da 14, İngiltere’de 5, Körfez’de 4, İtalya’da 1, Kiliseleri vardır. Nüfusun çoğunluğu Ziraat ve serbest meslekle uğraşmakta bir kısımda devlet dairelerinde çalışmaktadır.

 

Ortalama %40’ı yüksek eğitim görmüş Kenani Süryanilerin Hindistan’ın farklı yerlerinde Manastırları, okulları bulunmasına rağmen varlıklı aileler genellikle çocuklarını kolejlere gönderiyorlar. Dini eğitimlerini ise manastırlarda ve Pazar okullarında alıyorlar. MS.3.y.y Hindistan’a yerleşen 72 aile bugün (nüfusu 1 milyara varan bu ülkede) toplam üç milyon kişiye ulaşmıştır. Varlıklarını da, Kenani Süryani Kilisesi ile Mafiryana bağlı Hint’li Süryani Kilisesi olarak beraberce sürdürmektedirler. Kilise kuralları, ayindeki ritüeller birbirinin aynısı olmasına rağmen birbirlerine karışmadan yaşamlarını devam ettirmektedirler.

 

Yolculuğumuz Dubai ile başladı. Dubai’de 3 saatlik bir beklemeden sonra kochin’e uçtuk. Havaalanında bizi Seyidne Julius Kuriakos karşıladı ve gezi boyunca yanımızdan ayrılmadı. Katıldığımız her ayinde bizimle beraberdi. 2000 yılında 18 metropolitin katılımıyla Kadasetli Patriğimiz tarafından açılışı yapılan Süryani bir aileye ait otelde kaldık. Günümüzde (Sinod) diye anılan salonunda yaptığımız toplantıda otelin sahibi bize Hindistan ile ilgili bilgiler verdi, hediyeler dağıttı ve Türkiye’ye en içten saygı ve selamlarını iletmemizi rica etti.                               

 

Metropolit Julius Kuryakos’un verdiği bilgiye göre Hindistan’da her kilise bir yönetim kurulu tarafından idare edilmekte ve 21 yaşını doldurmuş olan cemaatin her ferdi yönetime aday olabilmektedir. Seçimlerle görev alan yönetim kurulu üyeleri, cemaatin sivil işlerini ruhanilerle uyum içinde yürütmektedirler. Yönetim kurulu kilisenin idare işleri yanında, belli zamanlarda da hasta ziyaretleri yapmakta, cemaat arasındaki problemleri çözmeye çalışmaktadır. Yönetim kuruluna bağlı olarak çalışan yaşlılar kolu, gençlik ve kadın kolları, İstanbul’da olduğu gibi birtakım sosyal etkinlikleri organize etmek gibi görevleri yürütmekte. Her kilisede Pazar okullarında Mesihsel öğretimi alabileceğiniz ve ilahileri öğrenebileceğiniz yapılanmalar mevcut. Kilise ayinlerinde dikkatimizi çeken bir konu da, tüm cemaatin ayine koro şeklinde katılması oldu. Cemaat içerisinde az sayıda olan rütbeli şammaslar, sonradan genellikle papaz ve rahip oluyorlarmış. Her kilisenin gudo bölümünde koro durmakta ve ilahiler cemaatle beraber topluca söylenmektedir. Orada yaptığımız araştırma sonucunda eskiden Süryani Kiliselerinde de cemaatin şimdi Hindistan’da olduğu gibi bütün ilahileri hep bir ağızdan söylediğini öğrendik. Bu şekilde 300–500 kişinin beraber söylediğini ilahilerle insanlar hem ayine daha iyi konsantre oluyor, hem de her hafta okuduğu ilahiyi ezberlemiş ve daha geniş bir katılıma yol açmış oluyor. Aynı uygulamayı bizlerde ruhanilerimizin onayı ile (Pazar günü söylenen ilahileri bir kitapçıkta toplamak ve sıralara dağıtmak suretiyle) hemen uygulamaya geçebiliriz. Konu ile herkesi düşünmeye ve tartışmaya davet ediyorum.

 

Yine Seyyidne Julius Kuryakus’tan aldığımız bilgiye göre Hindistan’da 1000 den fazla ruhani var. Orta veya yüksek öğrenim görmüş adaylar 4–5 yıllık bir Mesihsel eğitimden geçtikten sonra papaz oluyorlarmış. Metropolitlerin ikisi direkt patrikliğe diğerleri mafiryana bağlı olup mafiryan içerde özerk dışarıda ise patrikliğe bağlı olarak çalışmaktadır. Ziyaret ettiğimiz kilisede Hindistan’daki birçok kilisede olduğu gibi ne sıra nede sandalye vardı. Ayine eşi ve çocukları ile katılan Hindistan Süryanileri balık istifi gibi omuz omuza diziliyor ve oturma zamanında yere çöküyorlardı. Gördüğümüz birçok kilisenin yan taraflarına yapılan sundurmalarda, kiliseye sığmayan insanların ibadetlerini yapma imkânı elde edilmiş. Her kilisenin dört tarafındaki hoparlörlerle ayin dışarıya taşınmaktaydı. 2–3 saat süren ayini herkes büyük bir dikkatle Hindistan Süryanileri arasında boşanmanın yok denecek kadar az olduğunu gene Seyyidne’den öğreniyoruz.

 

Hindistan Süryanileri dünya çapında profesör, sanatçı yetiştirmişlerdir. Patrik Yakup’un öğrencilerinden Ebune Hori Korian Kitabı Mukaddesi Malankara’caya çevirmiştir.

 

Hindistan’a vardığımız gün Patrik İlyas’ı anma gününe daha iki gün vardı. İki boyunca geçtiğimiz her yolda konvoylarla karşılaşıyorduk. Vefatından sonra aziz ilan edilen Patrik III. İlyas Şakir’in Hindistan Süryanileri için önemi çok büyüktür. Hindistan İngilizlerin himayesinde iken Süryani cemaatinin içindeki bölünmeleri önlemek için Patrik III. İlyas İngilizler tarafından Hindistan’a davet edilmiş; oda buraya gelerek bölünmeyi önlemiş belli bir süre kaldıktan sonra Hindistan’da vefat etmiştir.

 

Anma günü yine büyük bir coşku ve kalabalık ile kutlandı. 200-300 km uzaklıktan yaya olarak yollara dökülen binlerce insan, (yarı çıplak bir şekilde, kimisi basit bir terlikle, ellerinde Patriklik flamalarını sallayarak) yüzlerinden okunan hoşgörü ve sevginin gözlerine yansımasıyla 25-30 ºC sıcaklıkta 2-3 sıra halinde yol alıyorlardı. Konvoyun başını çeken her arabada özel olarak süslenmiş Patrik İlyas’ın boy resmini görebiliyorsunuz. Yol boyunca sokaklardaki bu insanlara kiliselerden, evlerden yiyecek içecek veriliyor, konvoy ilahiler söyleyerek büyük coşku ve disiplinle yoluna devam ediyor. Anma gününün yapılacağı kiliseyi bir gün önce ziyaret ettiğimiz zaman bahçede avluyu dolduran bir sürü insan görüp şaşırmıştık, bir gece öncesinde insanların neden avluda yattığını bir gün sonra kiliseyi dolduran 10.000 kişiye varan kalabalığı görünce anladık. Onca mesafeyi sırf ayine katılabilmek için gelen insanlar kiliseye girememiş olmalarına hiç üzülmemiş ve dışarıya kurulan hoparlör yardımıyla ayini dinlemişti.

 

Son gecemizi Mafiryan’ın da ara sıra katıldığı (onların deyimiyle) konvet’te (rahibe manastırında) geçirdik. Konvet çok temiz ve güzel 20 ye yakın odaya sahip bir yer. Mafiryan burada veya “Kodaman” diye adlandırdıkları bir yerde kalıyor. K.K Mary Katty adında yaşlı bir rahibenin verdiği bilgiye göre 5 hektar alan üzerine kurulmuş olan Meryem Ana Konveti 1 kilise; 3 binadan oluşan bir okul ve rahibelerin kaldığı kompleksten oluşuyor. 1979’da Mafiryan tarafından yapılan kompleksteki okulda 1500 öğrenci eğitim görmektedir. Ana okulu 5 yaşından küçük çocuklara eğitim vermektedir. Orta Öğrenim seviyesindeki çocuklar okulun bir başka bölümünde ders almaktadırlar. Rahibelere ayrılmış binada 20 rahibe bulunuyor ve buraya kabul edilmek için en az ilkokul mezunu olmak gerekiyor. İki yıl eğitim aldıktan sonra rahibe olunabiliyor. Dersleri Papazlar veriyor. Her yıl iki defa dua günü düzenleniyor. Kaldığımız bina bir tür misafirhane gibi kullanılmakta. Binada, gelen misafirler şammaslar ve konvet’te görev alanlar kalıyor.

 

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Hindistan’ı yazarak anlatmak çok zor görüp olayları yaşamak özellikle Patrik İlyas’ı anma gününde arada olmak lazım. Aktardığımız bu bilgiler, bir haftalık gözlem ve Seyyidne Julius Kuryakos’un verdiği bilgilerle sınırlıdır. Hindistan Süryanileri tarihleri sosyal ve ekonomik yaşantıları ile ciddi bir araştırma konusudur aslında.

 

Bizi davet edip bu ilginç ve inançlı insanları tanımamıza neden olan Metropolitimiz Mor Filüksinos Saliba Özmen’e teşekkür ediyoruz. Ebune Cebrail Akkurt ve Özellikle Malfono Yusuf Beğtaş sesiyle, makamıyla Seyyidne’nin yönettiği ayinlere renk kattılar. Yusuf kardeşimizi dinlerken kilise ritüellerimizin ayindeki coşkunun doruğuna vardık. Mardin Süryani Kadim Yönetim Kurulu üyesi Murat Özberk esprileri ile Suphi Gül kardeşimizle beraber gezimize renk kattı. Almanya’dan İlyas Köse ve eşi sevgili Semra ve Emmanuel Abacı ile eşim Emel ve ben hayatımızda unutamayacağımız bir haftalık geziyi böylece tamamlamış olduk.

 

 

Sait Susin - İstanbul         

   

MANASTIR

 
VAKIF

MANASTIR

 

METROPOLİTLİK

PATRİK

GÜNCEL-MALİ B.

 

İLETİŞİM
Deyrulzafaran Manastırı -
Mardin / Türkiye
Tel: +90 482 208 10 61- 62
Faks: +90 482 208 10 63
E-Mail:
info@deyrulzafaran.org
Tasarım : Faruk Güneş
Bu site ; Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı Resmi Tanıtım Sitesidir. Başka kurum ve kuruluşların görüş ve fikirlerini yansıtmaz.