|
‘‘Şaşırmayın; siz çarmıha gerilmiş olan Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi; burada değil.’’ (Markos 16. 6)
-
14.4.2012 |
|
“Nitekim Mesih de bizleri Tanrı’ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar uğruna, günahlar için kurban olarak ilk ve son kez öldü” (I. Petrus 4:18). Günahı insan benzerliğinde yargılayarak bizi Kutsal yasa’nın öğretisiyle özgür kıldı. Bize öz oğulluk hakkını kazandırdı (Galatyalılar 4:4-5). “Kendisine ait ve iyilik etmekte gayretli bir halk olmamız” (Titus 2:14) için dünyanın yaşamı uğruna Gökten diri ekmek olarak inen O, bedenini bizlere gerçek yiyecek ve kanını gerçek içecek verdi (Yuhanna 6:50-59).
Binbir cefa ve işkenceden sonra, Mesih İsa’nın haça gerilmesi, ölmesi ve üç gün sonra yeniden dirilmesi, biz ölümlülere hayat oldu. Kilise Babalarına göre, “bize yaşamımızı sağlayacak şey, O’nda ise, ölmesini sağlayacak şey yoktu. Bizden gelen, O’nun ölmesine neden oldu. O’ndan gelen bizim yaşamımıza neden olacak.
İsa Mesih’in mezardan dirilmesi, ebedi yaşamımızın başlangıcı oldu. “ilk ve son kez sunduğu bedeniyle bizi kutsal kılarak” (İbraniler 10:10), şekilsellikten ibaret olan daha önceki yaşamımızı geçersiz kıldı. Gerçek’le buluşmamızı sağladı. Zamanın en ağır ceza biçimi olan ve suç göstergesi haça kadar uzanan büyük alçak gönüllüğüyle, şiddetin şiddetle değil, tatlılıkla yenildiğini gösterdi ve öğretti. Sevgi yasasını hayata soktu.
Her türlü kibir ve gurur çarmıh aracılığıyla yenilmiş, ruhumuzun derinliklerinde yeni bir hayat ağacı yeşermiştir. İlk ağaç ölüm, ikinci ağaç (çarmıh) ise yeni bir yaşam getirdi. Çarmıhla eski insanı soyunarak Mesih’i giyindik. Çarmıhla ölüm yerine yaşam, günah yerine ölümsüzlük, onursuzluk yerine şan kazandık. Onun için Aziz Pavlus ‘‘O’nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için’’ (Galat. 6:14) diyor.
İşte, sonsuz sevginin haç üzerinde gerçekleştirdiği kurtuluşumuzun içsel bir yansıması olarak, düşünce ve ruhlarımızda kutladığımız kutsal Kiyam (Paskalya) Bayramının içerdiği bu derin anlamların heyecanıyla, başta Kadasetli Patriğimiz Moran Mor İgnatius I. Zekka Ivas ve bütün metropolitlerimiz olmak üzere, sevgili cemaatimizin ve bütün Hıristiyan aleminin Paskalya Bayramını kutluyor, zaferle ölülerden dirilen Mesih’ten herkese yaşama sevinci içinde sağlık ve başarılar dilerim.
Bu kutsal ve anlamlı günde, “iyilik yapmayı ve bizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmadan”(İbraniler 13:15-16), yüce Tanrıya övgü ve sevgi kurbanları sunalım. Ayrıcalık, hizmet ve hatta erdem bile ‘‘sevgi olmadan hiçbir işe yaramaz’’ (1 Kor 13, 1-4) gerçeğini unutmadan bütün erdemleri ve güzellikleri teşvik eden Kiyamın Sevgisinde bütünleşebilmeliyiz. Çünkü bu sevginin teşvik ettiği ahlaki yaşam, bizlere Tanrı’nın çocuklarının sahip olduğu ruhsal özgürlüğü verir. Tanrı’nın önünde ne kölece bir korku içinde bir köle gibi, ne de ücretini bekleyen paralı asker gibi oluruz. Ancak ‘‘bizi ilk seven Kişinin’’ ( 1 Yuh 4, 19) sevgisine karşılık veren bir oğul gibi dururuz. ‘‘Bir oğul gibi durabilmek’’ ancak Mesih İsa’nın dirilişiyle yüreklenen yüreğimizi ve ruhumuzu iman, umut ve sevgiyle etkin ve canlı kılmakla mümkündür. Çünkü sevgiyle yüreklendirilmiş iman ve umut, insanı bencillikten korur ve gerçek mutluluğa kavuşturur. Aziz Agustinos’un deyişiyle, ‘‘yaptığımız her işin tamamlanması sevgidir. Amaç budur; ona doğru koşar, ona ulaşmak için çaba gösteririz, bir kez ulaşınca da onda dinleniriz. Gerçek manada bir dinlenme için, Aziz Basellios’un bu açıklamasını hiç unutmamız gerekiyor: ‘‘Ya ceza yemek korkusuyla kötülük yapmaktan vazgeçeceğiz, o zaman köle durumundayız. Ya da alacağımız ödülün çekiciliğine kapılacağız, o zaman paralı askerlere benzeriz. Ya da bize itaat etmemizi buyuran kişinin sevgisi ve iyiliği uğruna kötülükten vazgeçeceğiz. (…) İşte o zaman evlatları konumunda oluruz.
Köle durumundaki paralı asker gibi olmamak için, şu önemli konuyu unutmamalıyız. Allah sevgiyle yaşayana, sevgisi olan kişiye, Sevgi olan Allah’a dönüştürünceye dek, daha fazla sevme kapasitesi, sevgisinin bütünlüğünü veriyor. Sevgi olmadan Mesih’in dirilişi olmazdı. Onun için biz de sevgi ile var oluyoruz. Eğer sevmezsek, sevmediğimiz her seferde biz de yokuz. Var olmaktan çıkarız. O halde cömertçe sevmekte yarar var. Ancak bu şekilde Dirilen Mesih, bizlere verecek ve O’nunla da armağanlarının bütünlüğüne sahip olacağız. İnsanlara ne veriyorsak, Allah’a verdiğimizden emin olarak verelim. Etrafımızdaki insanlara bir gülümseme, anlayış verelim. Bağışlayalım, dinleyelim. Bizdekileri paylaşalım. Ancak bizler insanlara verebilirsek, paylaşım içinde olabilirsek, haçta olduğu gibi, İsa Mesih’in ellerini açmış oluruz. Kayrasıyla bizlere fazlasıyla vermesine neden olabiliriz.
İsa Mesih, dirilişiyle bizlere en büyük armağan olarak kendisini vermiştir. O bu şekilde daima aramızda olmak istiyor. Hayatın gerçek doluluğu işte budur. Bizlere fazlasıyla verilmek istenen bolluktur. Bu bolluk, ruhaniyetimizin toplumsal boyutunu sağlamlaştırıyor. Onun için İsa Mesih’in varlığı karşılıklı sevgiyi ve birliği yaşayanlara devamlı eşlik ediyor, yalnız bırakmıyor. Buna sahip olan kişiye fazlasıyla verilecektir. Sahip olan kişi, sevgi ile yaşayan kişi, bu hayatta yüz katını kazanacak ve fazladan bir armağan alacaktır: Bu armağan da bolluktur, cennettir.
Sosyal ve ruhsal anlamda bu bolluğu ve cenneti yaşamak için, ‘‘ben gerçek asmayım. Babam bağcıdır. Bende olan ve meyve vermeyen her çubuğu koparır ve meyve veren her çubuğu daha çok meyve versin diye budar ve temizler’’ (Yuhanna 15, 1-2) gerçeğini hiç aklımızdan çıkarmayalım. Meyve vermeyen asma ve çubuk olmamalıyız. Budama ve temizliğe uğramamak için kaliteli meyvelerimizi çoğaltmalıyız. Bunun yolu da mikrop kapmış düşüncelerimizi iyileştirmekten ve gerçek asma olan İsa Mesih’e bağlı kalmaktan geçiyor.
Mesih’in gömüldüğü mezarın karanlığını yırtan ilahi ışık ve Mesih’i dirilten kuşatıcı sevgi düşüncelerimizi ısıtsın ve yolumuzu aydın kılsın. Dünyamızı küresel barışla, ülkemizi de kalıcı istikrarla kutsasın.
15 Nisan 2012, Deyrulzafaran Manastırı, Mardin
+ Filüksinos Saliba Özmen Mardin ve Diyarbakır Metropoliti
|
|
|