Bahsettiğim kitap 10. sınıf orta öğretim Tarih ders kitabı.
M.E.B. Talim Terbiye Kurulunun 4.5 2009 tarihli talimatı ile 3.3.2011 tarihinde üçüncü baskısı yapılmış.
Şu an okullarda okutulan tarih kitabı yani.
Türkiye’deki farklı dini ve etnik grupları tanımak amaçlı olsa gerek bir bölüm yapılmış. Gelin kitapta Süryaniler hakkında yazılmış kısma birlikte göz atalım;
‘I.Dünya savaşı sürecinde Rusların ve Avrupalı devletlerin kışkırtması ile Süryaniler ayaklandılar. Fakat bu ayaklanmalarda başarılı olamayınca Süryanilerin büyük kısmı Osmanlı topraklarından ayrıldılar. İngiltere petrol kaynaklarına giden yollarda üstünlük sağlamak amacıyla 1924 yılında Süryani azınlığı ayaklandırdı. Olaylar kısa sürede büyüdü. Hakkâri valisini esir alan isyancıların ağustos ayında çıkardıkları ayaklanma ekim başında bastırılabildi. Bu ayaklanmadan sonra Nasturi denen azınlığın tamamı Türkiye’den ayrıldı. Özellikle yurt dışına göç eden Süryaniler Batı’nın ekonomik refahı içinde ve yaşamak için o devletlerin siyasi ve dini çıkarlarına alet olmaktadırlar. Süryaniler hiçbir sorunla karşılaşmadan dini ve sosyal faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdir. ‘
Şimdi bu satırları okuyarak yetişen öğrencilerimizin Süryani vatandaşlarımız hakkında düşüneceği şey bellidir; ‘vay hainler Ruslara bizi satmışlar, üstelik İngilizlerle de işbirliği yapmışlar bu da yetmezmiş gibi batının siyasi ve dini çıkarlarına alet oluyorlarmış. Hem de bunu batıda refah içinde yaşamak için yapıyorlarmış, bilaistisna hepsi böyleymiş’.
Böylesine ön yargılı, böylesine gerçeklerden uzak, böylesine toptancı bir yaklaşımı hala tarih kitaplarında görmek insanı gerçekten üzüyor.
Kürt, alevi, gayrimüslim açılımlarının yapıldığı, en azından yapılmaya çalışıldığı bir dönemde böyle bir ders kitabının varlığı nasıl açıklanabilir?
Bugün AB bağlamında başka ülkeler ile ilgili tarih kitaplarından kin ve düşmanlığı körükleyecek ifadeler çıkartılırken kendi gayrimüslim vatandaşlarımıza yönelik böylesine önyargılı ve düşmanca yaklaşımlar anlaşılır gibi değil.
KİTAPTAKİ İFADELERİN DOĞRUSU ŞÖYLE
Öncelikle şunu söylemeliyim ki tarih kitabında iddia edildiği gibi Ruslarla işbirliği yapan Süryaniler değil, onların bir kolu olan farklı bir mezhebe sahip, Hakkâri, Van civarındaki Nasturilerdi.
Mardin merkezli yaşayan Süryaniler bilakis Osmanlının yanında olmuşlardır. Kurtuluş savaşı esnasında Kadim Kilisesi Patriği İlyas Şakir’in ‘biz Araplar, Kürtler ve Süryaniler olarak Osmanlı idaresinden ayrılmak istemiyoruz. Halifeye bağlıyız ve Türk kardeşlerimizin yanında kalmaya devam edeceğiz. Gerekirse mallarımız ve canlarımızla savaşacağız" ifadesi bu açıdan çok önemlidir.
Buna mukabil Atatürk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Süryanilere sahip çıkmış,Süryanilerin savaş yıllarında gösterdikleri sadakatle ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştır: “Süryani Patriği 3.İlyas’ın, Milli Mücadele yıllarında müstevlilere karşı, bu yurdun evladı olarak takındığı mücadeleci tavır, Milli Mücadele kahramanlarından olduğunu göstermiştir”
Kurtuluş savaşında bu topraklar için canını veren 105 gayrı Müslim vatandaşımızın bir kısmı da Süryani idi.
Atatürk’ün Ankara’ya ilk geldiğinde, garda karşılayanlar içinde Süryani din adamı Patrik 3. İlyas da vardır.
Gerçek böyle olmakla birlikte Ermeni tehciri esnasında pek çok Süryani maalesef büyük eziyet çekmiş, isyanın faturası onlara da çıkarılmıştır. İşte tarih kitabında da hala çıkarılmaya devam ediliyor. Yaşadıkları eziyetin sonucunda da Süryani vatandaşlarımız binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda bırakılmışlardır.
Süryaniler o kadar kendilerini bu ülkeye ait görmüşlerdir ki Lozan’da kendilerinin azınlık statüsünde gösterilmelerine karşı çıkmışlardı. Yani bugün Süryaniler bu ülkede azınlık statüsünde değillerdir. Maalesef bu sebeple de kendi okullarını açma hakları yoktur.
Şimdi gelelim meselenin başka bir yönüne.
Kitaptaki ifadeye bakılırsa özellikle yurt dışına göç eden Süryaniler Batı’nın ekonomik refahı içinde yaşamak için o devletlerin siyasi ve dini çıkarlarına alet olmaktaymışlar.
Gene dışlayıcı, gene bütüncül bir yaklaşım daha.
Bugün Avrupa’da vatan özlemi ile yüz binlerce Süryani yaşamakta. Evet, bunlar içerisinde Türklerin soykırım yaptığını iddia edenler de var. Türkiye aleyhine çalışanlar da. Ama bütün göç etmiş Süryanileri yaşadıkları ülkelerin siyasi ve dini çıkarlarına alet olmakla suçlamak haksızlık olsa gerek. Üstelik ekonomik menfaat için yaptıklarını söylemek.
Bütün Süryanileri hem yapmadıklarından dolayı suçlayacaksınız, hem süreceksiniz, hem mallarına el koyacaksınız ardında da ekonomik menfaat için bunları yapıyorlar deyip hakaret edeceksiniz. Ayıptır.
Bu ders kitabını diğer öğrenciler ile birlikte Süryani öğrenciler de okullarımızda okuyor. O Süryani çocuklar kendilerini nasıl hissediyorlardır acaba?
Kini, öfkeyi körükleyici bu ifadeler günümüz Türkiye’sine yakışmıyor.
Hükümetin yapması gereken rencide edici bu ifadeleri derhal kitaplardan kaldırmak ve gurbette yaşayan Süryanilerle diyalog kurmak, onlara kucak açmak olmalıdır.
Büyük ve kendine güvenen devlete yakışan budur, AKP hükümetinden beklenen de budur.