Üç hafta boyunca yoğunlaştırılmış Süryanice kursu alan 42
öğrenci sertifikalarını törenle aldı. Mardin Atatürk Kültür Merkezinde
düzenlenen sertifika töreninde Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar
Bedii Omay, Yaşayan Dinler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, Süryani
Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdulmassih Saadi, Mardin ve
Diyarbakır Metropoliti Mor Filüksinos Saliba Özmen ve kursiyerler ile öğretim
üyeleri katıldı. Kursiyerlere sertifikalarını veren Mardin Artuklu Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, şöyle konuştu: "Hakikaten tarihi bir
adımı üniversitemizde, bölgemizde, Mezopotamya ve ülkemizde atmış olduk. Tabii
ki bazı resmi dünyada akademik programlar var ama halka yönelik kilise dışında
Süryaniceyi üniversite çatısı altında öğretmeyi başarmış olduk. Çok büyük bir
nimet bu. Cumhuriyetimiz inanılmaz bir dönemeçte hayal bile edilemeyecek şeyler
oluyor. Siyasi gelişmelerden daha önde olanı bence ilimle ilgili gelişmelerdir.
Üniversitemizin bu mühim faaliyeti güzel bir gelişmedir." Süryanilerin çok
yetim bir halk olduğunu anlatan Omay, şunları söyledi: "Çok mazlum çok
sıkıntı çekmiş, buna rağmen sesleri çok az çıkmış, medeniyete çok katkıları
olmuş bir cemaattir, bir dindir. Ben kendi adıma şükran olduğumu söylemek
istiyorum. İnşallah cumhuriyetimizin bu yeni döneminde çok daha canlı aktif
kilisenin dışında da görebileceğimiz bir üretim içinde olduklarını görürsek
daha da mutlu olacağız" Mardin ve Diyarbakır Metropoliti Mor Filüksinos
Saliba Özmen de yaptığı açıklamada "Bugün gerçekten tarihi günlerimizden
birini yaşıyoruz, hayallerimiz gerçek oldu. Benim açımdan bunu doyasıya
yaşadığımı söylemek istiyorum. Atalarımızın hazırladığı kitaplar raflarda
dururdu. Başka şeylerle uğraşırdık. Devran geldi Mardin Mardinliliğini
konuşturdu. Bu bir kere benim için çok önemli" Törende bir konuşma yapan
Mardin Yaşayan Dinler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım da, Süryanice
kursunun sona erdiğini kursu bitiren 42 kursiyerin sertifika almaya hak
kazandığını söyledi.
Peygamberler coğrafyası olan Mezopotamya ve Ortadoğu'nun
üç kutsal dilini akademik bir ortamda yaşatmaya çalışmanın mutluluğunu
yaşadıklarını ifade eden Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: "Bütün
semavi dinlerin müşterek atası olan Hz. İbrahim'e indirilen vahiy risalesinin
de dili olan Süryanice; Mukri ve Dimilki (Zazaca) olmak üzere mevcut
lehçeleriyle temeli Avesta'ya dayanan Kürt dili; üçüncüsü de kitabımız Kur'an-ı
Kerimin dili olan Arapça. Şurası üzüntü vericidir ki Osmanlı Devletinin yıkılmasından
sonra yerine ikame edilen sistemi tekçi bir zihniyetle hakim kılmak isteyen
yönetimler Arap dilini camiye, Süryani dilini kiliseye, Kürt dilini de eve
hapsetmekle etkisiz hale getirmeye çalışmışlardır. Bazı muhafazakâr kesimler
tarafından sonradan açılan imam-hatip okulları, İlahiyat fakülteleri ve
Edebiyat fakültelerinin Doğu Dilleri Bölümleri sayesinde Arap dili cami
sınırlarını aşarak eğitim ve öğretimde kendine yer bulduysa da bu muhafazakâr
kesimlerimizin aklına her nedense diğer dillere de aynı imkânı tanımak gelmedi.
İşte bugün her şeye rağmen yaşayan bu iki dilden Süryanice için düzenlediğimiz
kursun neticesine varmış ve bu kursta başarı gösteren kursiyerlere sertifikaları
dağıtmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sertifikalarımızı ortadan ikiye
bölmüşüz. Tabi bölmüşüz derken yanlış anlamayın, gördüğünüz gibi üniter yapı
kendini koruyor. Sol tarafını resmi dilimiz olan Türkçe ile sol tarafını da
Süryanice doldurmuşuz. Zaten ilk kaydı ben yaptırmıştım. Enstitü müdürü
profesör yeniden öğrenci oldu başlığıyla haberler çıktı. Tabi ben bundan
memnuniyet duydum. Şurası bilinmelidir ki sayın rektörümüzün maddi ve manevi
her türlü desteği olmasaydı Kürt ve Süryani dilleri bugünleri rüyasında bile
görmezlerdi."
Kaynak: www.beyazgazete.com
Resimler: Manastır Arşivi