Son beş-on yıldır, bu toprakların geçmişine/tarihine daha fazla ilgi duyar, giderek daha çok şey öğrenmek ister olduk.
Bunu yapmaya başladığımızda da ilk karşılaştığımız sözcük ya da isimlerden biri
‘Süryani’ oldu... Çoğu insan için ‘Süryani’ bir ‘din’ demekti, Hıristiyanlığın
bir mezhebi ya da. Doğru değildi bu ama çok da yanlış sayılmazdı. Çünkü ilk
Hıristiyanlardandı Süryaniler ve tam da bu nedenle zaten, Süryani, Kadim olarak
da anılmaktaydılar. Ama esas mevzu şuydu: Bir ‘ırk’tı Süryaniler; Türk gibi, Kürt
gibi, Rum ya da Ermeni gibi. Dinden/Hıristiyanlıktan önce bu gelmeliydi orta
yere ama öyle olamıyordu ne yazık ki. Ama işte, önce ‘mozaik’ ardından da
mozaiğin unsurlarından konuşmaya başladık ve her şey bir bir netleşmeye
başladı. ‘Köken’ ve ‘dil’ her şeyden önce gelmekteydi; ‘din’den bile önce. Din
hiç şüphesiz, kökeni de/dili de etkilemiş, hatta değiştirmiş, farklılaştırmış,
dönüştürmüş olmalıydı. Ama bu topraklarda milattan önceki yıllarda da
Süryaniler (başka ırk ve gruplarla birlikte) vardı ve bu toprakların,
‘bereketli topraklar’ kılanabilmesi yolunda, onlar da herkes kadar (belki
herkesten de fazla) çaba harcamış, bu konuda ellerinden geleni yapmıştı. Bütün
bunların (zoraki ya da rahat ve huzur içinde, farketmez) konuşulabiliyor
olması, bu alandaki ‘yazılı tarih’in de artmasına sebep oldu. Yakup
Tahincioğlu’nun ‘Tarihleri, Kültürleri ve İnançlarıyla 5500 Yıldır Bu
Topraklarda Yaşayan Süryaniler’, bu alandaki çalışmaların/çabaların en son
örneği.
Binlerce yıl öncesine dayanan
tarihin büyük bir kısmı, mecburen sözlüydü ve yazının keşfi dahi, bu sözlü
kısmın büyük bir kısmını kağıda aktarmaya yetmemişti. Bugün gelinen nokta ise
şu: Çok sayıda Süryanice metin, orijinal dilinde yeniden basılmayı ve başta
Türkçe olmak üzere, farklı dillere çevrilmeyi bekliyor. Bu beklenmekteyken de,
yepyeni kaynaklar, Türkçe yazılmış/yayımlanmış kitaplar giriyor devreye.
5500 yıldır bu topraklarda
Mardin kökenli Tahincioğlu
ailesinin bir ferdi olan Yakup Tahincioğlu, bir kısmımız için tanıdık bir isim.
Şeker ve çikolata alanının önde gelen firmalarından Kent’in kurucularından olan
Yakup Tahincioğlu, yıllar yılıdır en ufak bir karşılık ya da jest beklemeden
bir nefer gibi çalışmakta; Süryaniler için de, doğup büyüdüğü Mardin için de.
Her şeyin ‘saklanmak’, olmadı ‘göze batmamak’ üzerine kurulu olduğu o 50 ve
60’lı yıllarda bile, Yakup Tahincioğlu (ve ailesinin tamamı) göğsünü gere gere
kökenlerinden/özelliklerinden söz etti, bu konuda sessiz kalmadı.
450 sayfayı bulmuş ‘Süryaniler’
kitabı, tabiri caizse işe ‘sıfır noktası’ndan başlıyor. ‘Köken’den giriyor;
Antakya, Roma, Milano’dan geçiyor, bütün bir Mezopotamya’yı kucaklıyor, Mardin
ve Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu üzerinden de İstanbul’a ve dünyanın
başka metropollerine ulaşıyor. Kitabın omurgası, Süryanilere dayatılan ‘yaşam
şekli’nin mecburi sonucu olan göç yollarını takip ediyor, bir bakıma. Başlar,
ilerlerken de, Süryanilerin o uygarlığı kendi elleriyle kurdukları milattan
önceki ve sonraki zamanları ince ince, ayrıntılı ayrıntılı anlatıyor,
sıralıyor. Hıstiyanlığı topluca kabul eden ilk ırk olmanın (ki bu nedenle,
Süryani Kadim olarak adlandırılmışlardır) getirdiği zorluklar da yer almakta
Tahincioğlu’nun kitabında; olumlu anlamda sebep olduğu değişim ve dönüşümler
de. Ama öncesi ya da sonrası farketmez, kitabın en önemli meziyeti, bu
toprakların böylesine bereketli kılınabilmesinin en önemli unsurlarından
birinin Süryaniler olduğunu net bir biçimde ortaya çıkarıyor olmasıdır.
Aslında bir destan
Kaç bin yıldır bu toprakları
ekmiş/biçmiş, kaç bin yıldır bu toprakları bereketli kılmak için çabalamış, kaç
bin yıldır hayatı hep daha iyi ve daha güzele (ç)evirmeye gayret etmiş
Süryaniler’in zenginliklerle dolu tarihi, Yakup Tahincioğlu’nun kaleminden daha
da zenginleşmiş/daha da anlam kazanmış. Bilimden sanata, tıptan mühendisliğe
kadar her ama her alanda mükemmel işlere imza atmış; bu mükemmel
işleri/buluşları, köyden şehir yaşamına geçme/birlikte yaşamayı daha sosyal ve
cazip kılma niyetiyle gündelik hayata acilen aktarmış/yaygınlaştırmış
Süryanilerin tarihi, aslında bir destan. Milyonlarca çelebi insanın iş ve güç birliği içinde
yarattığı/yazdığı bir destan.
SÜRYANİLER
Yakup Tahincioğlu, Boutique Yayıncılı.
2011, 450 sayfa, 20 TL.
Kaynak: www.radikal.com.tr