Burada Metropolit Saliba Özmen, Deyrulzafaran Manastırı Bakım ve Onarım Derneği Başkanı Sayın Yakup Tahincioğlu, manastır ve çalışmalar hakkında Sayın Pierini’ye bilgi sundu. Mardin’i temsil eden değerli şahsiyetlerin ve kalabalık bir topluluğun hazır bulunduğu manastırın kabul salonunda yapılan karşılıklı konuşmalarda, insanlığın evrensel mirası niteliğindeki dinsel ve kültürel zenginliklerin korunması ve özenle geleceğe taşınmasında özel bir yeri bulunan uygarlık beşiği güzide şehir Mardin’in önemi altı çizilerek vurgulandı. Özetle, Mardin’in yalnızca doğasından ya da tarihinden ibaret bir kent olmadığı, çok dilliliği, kültürel, sanatsal ve sosyal dokusu Mardin’in ruhunu oluşturduğu ortak fikirle dile getirildi. AB Büyükelçisi Sayın Marc Pierini’nin Mardin’in siyasi süreç içindeki yeri hakkında burada yaptığı konuşma çok manidardı. Daha sonra, şehir merkezinde basına yaptığı konuşmalarda düşüncelerini daha net bir biçimde somutlaştırdığı gözlendi.

TBMM Meclisi AB Uyum Komisyonu üyesi Mardin Milletvekili Sayın Cüneyt Yüksel’in burada yaptığı ve Metropolit Saliba’yı öven konuşmasında Avrupa Birliği'nin Türkiye açısından çok önemli bir döneme geldiğini belirterek, Avrupa Birliği projesinin bir medeniyet projesi olduğunu vurguladı.

Deyrulzafaran Manastırı’ının hatıra defterini imzaladıktan sonra, Sayın Pierini ve eşi Anna Maria, metropolitin makamında Metropolit Saliba Özmen ile başbaşa bir görüşme yaptı. Bu görüşmenin ardından, hem Sayın Pierini, hem Sayın Metropolit Saliba, ziyareti takip etmek amacıyla Mardin’de bulunan Fransız televizyonu aracılığıyla tarihi Deyrulzafaran Manastırı’ndan Avrupa kamuoyuna anlamlı mesajlar verdi.

11 Mayıs 2008 Pazar günü, Hasankeyf ve Midyat’taki gezi ve incelemelerden sonra, Sayın Marc Pierini ve eşi, Metropolit Saliba Özmen’in rehberliğinde Mor Gabriel Manastırını ziyaret etti. Turabdin Metropoliti Mor Timotheos Samuel Aktaş’ın başkanlığında manastırı gezdikten ve tarihi hakkında bilgilendikten sonra, Sayın Pierini manastırın hatıra defterini imzaladı. Manastırın kabul salonunda ağırlanan Sayın Pierini ve eşi, Metropolit Samuel Aktaş ve Metropolit Saliba Özmen ile sohbet mahiyetinde güzel bir görüşme yaptı.

Geceyi Mardin'de geçiren Sayın Pierini, ertesi gün yani 12 Mayıs 2008 tarihinde Mardin şehir merkezinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi, görüşmeler yaptı.

Mardin’de yaptığı temaslardan sonra, Kültür mirasının korunması ve geliştirilmesi için Mardin'e büyük önem verdiklerini vurgulayan Sayın Marc Pierini, Şehidiye Camii’nin terasında düzenlenen basın toplantısında, gezilerinin son derece yararlı geçtiğini ve ilerleme raporuna olumlu yönde yansıyacağını söyleyerek konuşmasını şöyle tamamladı: ‘‘Mardin'in çok uzun ve çok zengin kültürel bir geçmişi var. Bu çerçevede yapılan kültürel varlıkları koruma projeleri burada etnik ve dini gurupların birlikte yaşamasının vurgulanması açısından önem teşkil ediyor. Fakat aynı zamanda Mardin'in geleceği açısından ekonomik bir faydası olacaktır. Burada kültür turizmi önemli bir yer sahip olacaktır. Geriye dönüp baktığımızda köklerimizin buralara dayandığını görüyoruz. Onun için burası bizim için çok önemlidir. Ama bizim asıl görevimiz AB ilerleme raporu üzerindeki çalışmalardır. Elbette ki Mardin’de kültür turizminin gelişmesi için geliştirilen projelere destek verdik ve vermeyi sürdüreceğiz. Bu gelişimizle bu projeleri yerinde gördük, olumlu düşünceler edindik. AB’nin 1.5 milyar Euro hibe programı var. AB normlarında hazırlanacak gıda güvenliği, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddetin önlenmesi, engellilere istihdam yaratılması, kültürel mirasın korunması gibi projelere destek verdik. Bundan sonra da çok çeşitlilik gösteren, çevreye duyarlı ve iş geliştirme projeleri ile ilerleme raporuna destek verecek projelere desteklerimiz sürecektir.”

Gözlemlendiği kadarıyla, global ve bölgesel siyasi konjonktürün gerçekleri, küresel gelişmeler kapsamında irdelendiğinde, AB Türkiye Delegasyon Başkanı’nın Mardin`e yaptığı bu ziyaret, Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin sürmesinin gerekliliği açısından büyük öneme haiz olduğu görülecektir. Avrupa genişlemesinin özünü oluşturan çok kültürlülüğün, çok dilliliğin, çok dinliliğin, insani bir sentez olarak harmanlandığı Mardin, aslında bu perspektifin tarihi derinliğini oluşturuyor. Her şeye rağmen, bu ziyaret, bir bütün olarak Mardin’in gelecekteki stratejik konumunu; Mardin’deki derin uygarlığın önemini; kadim Mezopotamya’nın organik damarlarından beslenen ve kopuşlara karşın, ayak sürüyerek günümüze kadar gelebilen Süryani kültürünün hayatiyetini vurgulaması açısından önem arz ediyor. Çünkü Sayın Marc Pieri’nin dediği gibi, “gerek insanlığın, gerek Hıristiyanlığın gerekse uygarlıkların doğduğu yer olan Mezopotamya’nın başkenti Mardin’in, AB ülke ve insanları için büyük önem taşıyor.” Onun için Mardinliler ve Mardin’de yaşayanlar, üzerinde yaşadığı derinliğin ve zenginliğin farkındalığıyla geleceği anlamlandırmaya çaba göstermelidir. Unutulmamalıdır ki, daha iyi bir Mardin, daha iyi bir insanlık demektir. Çünkü Mardin, insanlığın yarattığı uygarlıkların ve yaşadığı tarihsel evrimlerin çoğundan beslenebilmiş, neredeyse dünya uygarlığıyla yaşıt ender dünya kentlerinden biri. Tarihin grameri gibi, vakur duruşu ve endamıyla diyor ki, siz insanlar milyon dolarlar harcayarak yeni şehirler kurabilirsiniz. Ama beni, yani yeni bir Mardin’i asla… !!!